Bir Zehirlenme Komplosu mu?

Osmanlı tarihinin en güçlü hükümdarlarından biri olan Fatih Sultan Mehmed (II. Mehmed), 1481 yılının 3 Mayıs sabahı, Gebze yakınlarındaki Hünkâr Çayırı’nda, henüz 49 yaşındayken ani bir şekilde hayata gözlerini yumdu. İstanbul’u fethederek çağ açıp çağ kapatan, Osmanlı’yı bir imparatorluğa dönüştüren bu kudretli hükümdarın ölümü, resmi tarih anlatılarında “hastalık” sebebiyle açıklansa da, pek çok tarihçi ve araştırmacı bunun ardında gizlenen derin bir komplo olabileceğini iddia etmektedir.

Ani Ölüm ve Şüpheli Belirtiler

Fatih’in son günleri üzerine yazılan kaynaklarda dikkat çekici bir tablo vardır. Sultanın mide sancılarından kıvrandığı, şiddetli karın ağrıları yaşadığı, ardından ani şekilde fenalaşıp öldüğü anlatılır. Bu belirtiler, sıradan bir hastalıktan çok zehirlenmeye işaret eder. Arsenik ve bazı ağır metal zehirlenmelerinin semptomları, Fatih’in yaşadıklarına şaşırtıcı derecede benzemektedir.

İçerden Bir Komplo: Vezirlerin Rolü

    Fatih’in ölümüyle birlikte Osmanlı tahtı, veliaht Bayezid ile Cem Sultan arasında büyük bir mücadeleye sahne olmuştur. İlginçtir ki, Fatih’in ölümünden en çok fayda sağlayan kişi, tahtı devralan II. Bayezid olmuştur. Bazı rivayetlere göre, Bayezid’e yakın olan devlet adamları, Fatih’in sürekli yeni seferler planlamasından ve Avrupa üzerine yürümek istemesinden rahatsızdı. Bu yüzden, sefer öncesinde sultanın ortadan kaldırılması gerektiği düşünülmüş olabilir.

    Avrupa’nın Parmak İzi

      Fatih’in en büyük hayallerinden biri, Roma üzerine yürüyerek Hristiyan dünyasının kalbine darbe indirmekti. 1481’deki seferin yönünün İtalya olması bu ihtimali güçlendiriyor. Bu durum, Vatikan başta olmak üzere Avrupa saraylarını büyük bir paniğe sürüklemişti. İddialara göre, Papa’nın adamları Osmanlı sarayına sızmış, Fatih’in özel hekimi olan Ya’kub Paşa üzerinden zehir operasyonu gerçekleştirilmişti. Ya’kub Paşa’nın ölümünden kısa süre sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolması da bu teoriyi besler.

      Hekimlerin Sessizliği

        Fatih’in ölümünde rolü olduğundan şüphelenilen hekimler ve saray erkânı, sonraki kaynaklarda ya hiç anılmamış ya da kısa ifadelerle geçiştirilmiştir. Bu da “birilerinin bilinçli olarak tarih sayfalarından silinmiş olabileceğini” düşündürüyor. Osmanlı kroniklerinde ayrıntıların bu kadar eksik olması, adeta bir “örtbas etme” girişimine işaret ediyor.

        Zehrin İzleri

          Modern tarihçilerden bazıları, Fatih’in ölüm nedeninin kesinleştirilebilmesi için mezarının açılmasını önermiştir. Ancak bugüne dek böyle bir adım atılmamıştır. Eğer mezar açılıp inceleme yapılabilseydi, kemiklerde arsenik veya başka bir zehir kalıntısı bulunma ihtimali oldukça yüksektir. Belki de bu yüzden mezarın açılması sürekli reddedilmektedir.

          Tarihin Karanlık Noktası

          Fatih Sultan Mehmed’in ölümü, sıradan bir hastalık vakasından çok daha karmaşık ve karanlık bir olay gibi görünmektedir. Osmanlı iç siyasetindeki taht mücadeleleri, Avrupa’nın korkuları ve Vatikan’ın gölgesi birleştiğinde, zehirlenme ihtimali hiç de uzak bir senaryo değildir.

          Resmi tarih bize Fatih’in “doğal nedenlerle öldüğünü” söylese de, perde arkasında uluslararası bir suikast komplosu ihtimali, hâlâ cevaplanmamış en büyük sorulardan biridir.

          Benzer Gönderiler

          Bir yanıt yazın

          E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir