Tarihin karanlık sayfalarında adı en çok anılan, gizem ve sırlarla örülü örgütlerden biri hiç şüphesiz Tapınak Şövalyeleridir. Bir yandan Orta Çağ’ın en güçlü askeri-dini tarikatı, diğer yandan modern komplo teorilerinin baş kahramanı… Onların kim olduğu, gerçekten ne için kurulduğu ve bugün hala gizlice varlıklarını sürdürüp sürdürmedikleri, asırlardır tartışılan bir meseledir.
Kuruluş: Kudüs’ün Gölgesinde
Tapınak Şövalyeleri, 1119 yılında, Birinci Haçlı Seferi’nin ardından Kudüs’te kuruldu. Kurucuları, Fransız asıllı Hugues de Payens ve birkaç yoldaşıydı. Resmî anlatıya göre amaçları, Kudüs’ü ziyaret eden Hristiyan hacıları Müslüman saldırılarından korumaktı. 1129’da Papa tarafından resmen tanındılar ve “Kutsal Topraklar’ın koruyucusu” unvanıyla kilisenin kutsaması altına girdiler.
Ancak işin perde arkası, her zamanki gibi daha karmaşık görünmektedir. Birçok tarihçi ve komplo teorisyeni, Tapınak Şövalyeleri’nin asıl amacının hacıları korumak değil, Kudüs’ün yer altındaki eski gizemli bilgilerini ve kutsal emanetlerini aramak olduğunu iddia eder. Özellikle Süleyman Mabedi’nin kalıntıları üzerinde inşa ettikleri karargâhları, bu iddiaları güçlendirmiştir. “Acaba onlar Kutsal Kâse’yi, Ahit Sandığı’nı ya da kayıp İncil’leri mi arıyorlardı?” sorusu hâlâ zihinleri meşgul etmektedir.
Güç ve Servetin Yükselişi
Tapınakçılar, kısa sürede sadece askerî değil, aynı zamanda ekonomik bir süper güç haline geldiler. Avrupa’daki birçok soylu ve kral mallarını onlara emanet etti, zengin hacılar ise Kudüs’e giderken mallarını onların güvenlik ağı sayesinde sakladı. Bu sistem, modern bankacılığın temeli sayılabilecek bir mekanizmaydı. Birçok araştırmacı, “Bugünkü uluslararası bankacılık sistemi aslında Tapınak Şövalyeleri’nin icadı” demektedir.
Ancak güç beraberinde korkuyu da getirdi. Kilise’nin ve kralların gözünde artık kontrolden çıkmış, servetiyle ve gizli örgütlenmesiyle devlete rakip olmuş bir yapıya dönüşmüşlerdi.
Yıkılış: Suçlamalar, İnfazlar ve Gizlenen Gerçekler
1307’de Fransa Kralı IV. Philippe, borçlu olduğu Tapınakçıları ortadan kaldırmak için harekete geçti. Şövalyeler şeytana tapmak, gizli ayinlerde İsa’yı reddetmek, homoseksüel ilişkiler ve büyücülükle suçlandılar. Papa V. Clement’in de desteğiyle örgüt dağıtıldı, liderleri işkencelerle itirafa zorlandı ve birçoğu diri diri yakıldı.
Resmî tarihe göre Tapınak Şövalyeleri bu noktada yok oldu. Ancak komplo teorisyenleri, bunun yalnızca görünen yüz olduğunu iddia eder. Onlara göre Tapınakçılar, yeraltına çekilerek faaliyetlerini farklı isimler ve kılıklar altında sürdürdüler. Masonluk’tan Illuminati’ye kadar birçok gizli örgütün kökeninde Tapınak Şövalyeleri’nin olduğu öne sürülür.
Türkler ve Müslümanlara Bakışları
Tapınak Şövalyeleri, kuruluş itibariyle Müslümanlara karşı savaşmak için ortaya çıkmışlardı. Ancak tarih boyunca Osmanlı ve Selçuklu kaynaklarında, bu örgütün bazı üyelerinin Türklerle gizli temaslar kurduğuna dair söylentiler bulunur. Örneğin, bazı araştırmacılar, Tapınakçıların İslam mistisizminden etkilendiğini, hatta gizli ayinlerinde sufî öğeler kullandıklarını iddia eder.
Bugün bazı komplo teorilerine göre, Tapınak Şövalyeleri hâlâ “Türkleri kontrol altında tutma” politikası gütmektedir. Bu teorilerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş döneminde bile Avrupa’da Tapınakçı kökenli ailelerin Osmanlı’yı içeriden zayıflatmak için entrikalar çevirdiği, günümüzde de Müslüman ülkelerde finansal ve kültürel operasyonlar yürüttükleri öne sürülmektedir.
Günümüzde Tapınak Şövalyeleri
Peki bugün ne yapıyorlar? Resmî olarak Tapınak Şövalyeleri yok. Ancak Avrupa’da ve Amerika’da kendilerini onların mirasçısı ilan eden dernekler ve tarikatlar var. Kimi sıradan “tarihi yaşatma derneği” görünümünde, kimiyse masonik yapıların devamı niteliğinde çalışıyor.
Komplo teorilerine göre ise Tapınakçılar:
- Küresel bankacılık sisteminde hala söz sahibi.
- Vatikan üzerindeki gizli etkilerini sürdürüyor.
- Dünya siyasetini perde arkasından yöneten ailelerle iş birliği yapıyor.
- Orta Doğu’da enerji ve kültürel çatışmaları körükleyerek Müslüman toplumların zayıf kalmasını sağlıyor.
Özellikle “Yeni Dünya Düzeni” kavramı, birçok teorisyene göre Tapınak Şövalyeleri’nin modern versiyonunun planıdır.
Tapınak Şövalyeleri Gerçekten Hâlâ Var mı?
Resmî tarih onların 14. yüzyılda yok olduğunu söylese de, izleri hâlâ birçok yerde karşımıza çıkıyor. Masonik yapılarda kullanılan bazı semboller, Tapınakçıların işaretleriyle neredeyse birebir örtüşüyor. Amerika’daki Özgürlük Heykeli’nden Washington’daki mimari planlara kadar birçok yerde Tapınakçı sembollerini görmek mümkündür.
Üstelik günümüzde Avrupa’da ve hatta Türkiye’de bile bazı “neo-şövalye” örgütlenmeleri var. Bu gruplar kendilerini hayırsever dernek olarak tanıtsa da, komplo teorisyenleri onların asıl misyonunun eski planı sürdürmek olduğuna inanıyor: Dünya hâkimiyeti için gizli bir düzen kurmak.
Efsane mi, Gerçek mi?
Tapınak Şövalyeleri’nin hikâyesi, tarihle efsane, gerçeklerle komplo arasında bir noktada duruyor. Bir yandan askeri-dini bir tarikat olarak başlayıp yok edilmiş bir örgüt, diğer yandan günümüzde bile dünya siyasetini yönettiği iddia edilen bir gizli yapı…
Onların gerçekten var olup olmadığını kesin olarak bilmemiz mümkün değil. Ancak bildiğimiz bir şey var: Tapınak Şövalyeleri’nin adı, her zaman gizem, güç, entrika ve komplo teorilerinin merkezinde olacak.